Geliyorum diyen facia
Kartalkaya’da Grand Kartal Otel’de çıkan yangında, Adalet Bakanlığının son rakamına göre 78 vatandaşımız feci şekilde hayatını kaybetti.
Sönen hayatlar arasında, karne sevincini yaşamak üzere gelmiş küçücük çocuklar da vardı. Bazı aileler tüm fertleriyle birlikte yanarak can verdiler.
Milletçe acımız büyük. Allah’tan rahmet diliyorum.
Şunu da hemen belirtmeyim ki bu facia bir “Türkiye klasiği”dir: Yani “tedbirsizlik veya dikkatsizlik” yüzünden trajik ölümler.
Hala yürekleri yakan Soma faciasında 301 işçimiz, gerekli koruyucu tedbirler alınmadığı için ölmemiş miydi?
Evet, deprem bir tabiat hadisesidir. Fakat 2023 yılında 6 Şubat Maraş, 20 Şubat Hatay depremlerinde yıkılan 518 bin konutta en az 58 bin vatandaşımızın ölmesinin de sebebi imar aflarıyla başlayıp zemin etüdünden inşaat kalitesine kadar uzanan bir yığın “tedbirsizlik ve dikkatsizlik” değil miydi?!
SORULAR SORULAR…
Kartalkaya faciasında birçok soru var. Evvela, otelin odalarında, koridor ve salonlarında “yağmurlama” denilen yoğun duman halinde su püskürten tesisat var mıydı? Yangından kurtulanlar yoktu diyorlar.
Yangın merdivenleri neden, dumandan geçilmez hale gelen otelin içindeydi? Yargın merdivenlerine ulaşımı sağlayacak koridorlarda neden ışıklı işaretler yoktu? Neden duman tahliye kanalları yapılmamıştı?
Neden kimse yangın alarmını duymamıştı? Duman sensörleri yok muydu, vardı da bakımsızlıktan çalışmamış mıydı?
Otel sahipleri, Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’ne başvurmuşlar, uygunluk belgesi almak için. Fakat İtfaiye Müdürlüğü, 8 konuda eksiklik gördüğü için belgeyi vermemiş. Bu eksikler belgede şöyle sıralanıyor:
Yangın halinde tahliye çıkışlarının yetersizliği, ışıklı yönlendirme levhalarının yokluğu, binada acil aydınlatma yokluğu, elektrik tesisatının uygun olmaması, söndürme gereçleri eksikliği, yangın alarmı yetersizliği, paratoner yetersizliği, duman tahliye sistemlerinin yetersizliği…
Belge seneler öncesine ait değil. Belgenin tarihi 14 Aralık 2024’tür.
Otel yönetimi, bu eksikleri tamamlamak yerine, başvurularını geri çekmişler.
Facia geliyorum diyerek, göz göre göre gelmiş değil mi?
SİYASETİN KAVGASI
Şimdi iktidar, hemen her konuda yaptığı gibi, suçu CHP’li belediyeye yıkmaya çalışıyor.
CHP de denetim yetkisinin Turizm Bakanlığına ait olduğunu söylüyor.
Ben peşin ahkam kesmeyeceğim. Hem teknik bilirkişi raporlarının tamamlanması lazım hem bütün ilgili kanun ve yönetmelikleri, teftiş raporlarını görmek lazım.
Ama politikacı, daha ilk gün, üstelik yangın mahallinde siyaset yaptı.
Halbuki kimin ve ne ölçüde kusurlu olduğu, “tedbirsizlik veya dikkatsizlik”le faciaya yol açtığı bütün bu incelemelerden sonra ortaya çıkacak.
İktidar bu faciada barı güç hırsını bir tarafa bırakıp şeffaf ve objektif davranmalıdır.
Bu facia tamamen objektif ve tamamen tarafsız ve ehliyetli bilirkişilerce incelenmeli, sonuçlar kamuoyuna açıklanmalıdır. Yargının doğru karar vermesi de buna bağlıdır. Ayrıntılı ve yetkin bilirkişi raporları olmadıkça adil karar çıkmaz.
BİZLER DE SUÇLUYUZ
Aynı kalitede otoyollar, aynı marka araçlar, aynı trafik kuralları ama bizde kazalar daha çoktur. 2023 yılında 1 milyon 314 bin trafik kazasında 6.548 insanımız öldü.
Dr. Rüştü Uçan’a göre, iş kazaları ve bu kazalarda ölüm, bizde Avrupa Birliği ortalamasının on katıdır!
Depreme dayanıklı inşaat, yangına karşı teknik donanım, iş kazasına karşı koruyucu tedbirler, evet, maliyeti artırıyor. Kişi başı geliri yıllardır 10 bin dolar civarında dolanıp duran bir ülkede, maliyetten kaçınma eğilimi çok güçlü… “Tedbir ve dikkat” kültürü ise aksine zayıf…
Öyleyse “denetim”in çok daha etkin olması gerekmez mi?
Maalesef o da zayıf. “Sırtını bir yere dayama” duygusu sorumsuzluğu ve denetimsizliği teşvik ediyor
Türkiye yolsuzluk algı indeksinde on yılda 52. Sıradan 2023 sonunda 115. sıraya düştü, tek yolsuzluk soruşturması yapılmadı.
Sorunun temelinde rasyonalite, liyakat, görev ahlakı, geleceği düşünme gibi yüksek standartlar karşısındaki yetersizliğimiz vardır. Bu derin sorunumuzun köklerini kavramak için merhum Sabri Ülgener Hocamızın eserlerini önemle tavsiye ederim.